Dr. Hakan GÜNEY, Estetik Ameliyatlar, Burun, Göz Kapağı, Yüz, Kaş, Kulak, Dudak, Meme Büyütme, Meme Küçültme, Meme Dikleştirme, Erkeklerde Meme Büyüklüğü, Lenf Drenaj, Profesyonel Makyaj, İplikle Askılama, Saç Ekimi,

Liposuction, Karın Germe, Yağ Enjeksiyonu, Yara İzleri, Uyluk Germe, Kol Germe, Rekonstrüktif Cerrahi, Yarık Dudak, Yarık Damak, Yanıklar, Yüz Kemiklerinde Şekil Bozuklukları,

Doğumsal Şekil Bozuklukları, , Ameliyatsız Güzellik, Botox, Dolgu, PRP, Lazer Epilasyon, İğneli Epilasyon, Lpg, Power Plate, Kavitasyon, Radyofrekans,

whatsapp
Ürün Kategorileri

Botox

Gülme, kızma, üzülme, ağlama, şaşırma, gözleri kısma gibi hareketler sonucu yüzümüzdeki mimik kasları hareket eder ve buna bağlı olarak üzerindeki ciltte de kırışıklıklar oluşur. Yıllar içinde bu hareketlerin tekrarlanması sonucu ciltte oluşan kırışıklıklar kalıcı hale gelir. Kişinin mimiklerini kullanma alışkanlığı, güneşe maruz kalma süresi, cilt ve kas yapısı, yaş ve cinsiyetine göre bu kırışıklıklar da değişik derecelerde olur. Botox uygulamasında kullanılan madde clostridium botulinum adlı bakteri tarafından salgılanan bir proteindir. Bu madde sinirlerden, kaslara olan elektriksel iletiyi bloke ederek uygulanan bölgedeki kasın fonksiyonunu geçici olarak azaltır veya yok eder. Kas fonksiyonunu kaybedip kasılamayınca üzerindeki ciltte oluşan kırışıklıklar da azalır veya yok olur. Botox etkisi süresince bu mimik kasları daha zayıf çalışır veya çalışmaz olduğu için yüzümüzdeki kırışıklıkların belirgin olarak azalması sağlanmış olur. Özellikle yüzümüzün üst kısmında yani alın bölgesi, kaş çatma bölgesi ve göz kenarlarındaki kazayağı bölgelerindeki kırışıklıklar bu şekilde büyük ölçüde kontrol altına alınabilir.
Botox bir mucize değildir. Yüzünüzde kalıcı olarak hiçbir değişiklik yapmayacaktır. Ayrıca sizi 20 yıl önceki görünümünüze de kavuşturmayacaktır. Ancak şuan ki halinize göre çok daha pozitif ve enerjik bir görüntüye sahip olmanıza yardımcı olacaktır.

Tedavi bölgesi lokal olarak temizlendikten sonra eğer hastamızın da arzusu ve ihtiyacı var ise lokal anestezi yapan bir krem uygulanır ve 30 dakika civarı beklenir. Aksi takdirde eğer hastamız daha önceden botox uygulaması yaptırdıysa ve bunun ağrısının çok fazla olmadığını biliyorsa lokal kreme ihtiyaç yoktur. Genellikle hastalar bir krem uygulaması arzu edebilirler ama bu işi yaptıran, daha önceden tecrübesi olan kişiler botox iğnesiyle ağrının çok hafif olduğunu ve çok kısa bir süre olduğunu bildikleri için krem uygulamasına ihtiyaç duymamaktadırlar.

Botox maddesi çok ince uçlu özel iğneler ile birkaç noktadan kas içine enjekte edilir. Uygulama esnasında hastayı rahatsız eden büyük bir ağrı şikayeti oluşmaz. Ağrı çok tolere edilebilir, çok kısa ve çok anlıktır, işlem bittikten sonra devam etmez.
İşlemden sonra dikkat edilmesi gereken birkaç nokta vardır. Bunlardan bir tanesi, botox yapılan bölgede çok hafif bir şişlik oluşabilir, eğer böyle bir şişlik varsa üzerine sadece baskı yapmak gerekir, ovalayarak etrafa yaymamak gerekir. Bunun yanı sıra, botox işlemi sırasında iğnenin küçük bir damara denk gelmesi nedeniyle küçük morartılar olabilir, eğer böyle bir durum varsa yine üzerine biraz baskı yapmak ve buz uygulamak fayda verir. Bunun yanı sıra, botox yapıldaktan sonra çok aktif olmamak gerekir. Özellikle ilk 24 saatte spor yapılmaması önerilir. Başın öne doğru eğilerek pozisyon tutulması önerilmez.
Hastamızın botox’dan elde edeceği görüntü aşağı yukarı 5. gün – 7. gün pozitif yönde kendini göstermeye başlar. 2. hafta dolduğu zaman en iyi görüntüye ulaşılır. Bu nedenle yine özellikle ilk kez botox  yaptığımız hastalarda, hastamızı 1. ya da tercihen 2. haftanın sonunda görüp elde ettiğimiz sonucu değerlendirerek eksik bir doz var ise onu tamamlamak için rötuş dozuna çağırmaktayız.

Genellikle botox etkisi 4 ay kadardır, ama kişisel değişimler olabilir ve bazı hastalarda botox yapıldığında 6-8 ay etkisinin sürdüğünü duymaktayız; ama tam tersi bazı hastalarda da etkinin çok daha kısa olduğunu gözlemlemekteyiz. Burada kişisel farklılıkların olduğu açıktır.
Botox’un yan etkilerine gelince; burada dikkat edilmesi gereken en önemli unsur botox’un gelişi güzel noktalara enjekte edilen bir madde olduğu şeklinde bir düşüncenin çok büyük yanlışlara yol açtığıdır. Günümüzde Plastik Cerrah veya Dermatolog olmayan bir çok doktorun bu botox işlemine merak saldığı, hatta ve hatta doktor olmayan insanların bu tür işlemlere merak saldığı ve bu nedenle istenmeyen görüntülerin, kötü sonuçların çoğaldığını gözlemlemekteyiz.

Botox, gerçekten çok iyi ellerde, anatomi bilgisi olan ve her kırışığı çok iyi değerlendiren tecrübeli hekimlerce yapılması gereken bir işlemdir. Aksi takdirde yanlış noktalara yapılan botox neticesinde 2-3 ay kadar istenmeyen şekilde bir görüntüye sahip olup, o  şekilde dolaşmak zorunda kalabilirsiniz. Hangi mimik hareketinin ve çizgisinin hangi kas tarafından oluşturulduğunu bilen tecrübeli bir hekim istenilen sonuca ulaşmada en vazgeçilmez unsurdur. 

BOTOX NE DEĞİLDİR ? 
Efsanevi bir şekilde botox’un yılan zehiri olduğu şeklinde bir yanlış bilgi vardır. Ancak bu tamamen yanlış bir bilgidir. Clostridium botulinum adı verilen bir bakteri tarafından salınan protein bazlı bir toksindir. Firmaların bunu kontrollü şekilde dozajlamasıyla bizler bu toksini kontrollü kas felçleri için kullanmaktayız. Yıllardır botox fizik tedavide, nörolojide ve hatta oftalmolojide şaşılık tedavisinde, spastik kasların, yani istenmeyen ölçüde aşırı ve istemsiz kasılan kasların rahatlaması için kullanılmaktaydı. Yaklaşık 15 yıldır da yüzdeki kırışıklıkların azaltılması amacıyla estetik, kozmetik işlemler arasına girmiştir.Gözlemlediğimizde botox’un yıllar içinde en hızlı artan, en çok yapılan ameliyatsız güzellik işlemi olduğunu görmekteyiz. 

BOTOX’LA DOLGU ARASINDAKİ FARK NEDİR ? BOTOX ŞİŞLİK YAPAR MI ? 
Botox çok az miktarlarda enjekte edilen ve kimyasal etkisiyle etkisini gösteren, hacim arttırma özelliği olmayan bir maddedir. O nedenle, botox yapılan bölgelerde herhangi bir şişlik beklemeyiz. Özellikle televizyonda, magazinde yüzü, gözü şişmiş değişik bir hal almış birileri hakkında botox yaptırmış şeklinde yorumlar okuduğumuzda bunlara şaşırmaktayız; çünkü normalde botox yapılan bir kişi, botox yapıldıktan sonra klinikten hiç kimsenin asla anlayamayacağı bir şekilde hiçbir iz bırakmadan gider. Sadece küçük noktasal bir morluk olabilir, o da genellikle olmaz. Yani botox uygulaması sonrasında kimse botox yapıldığını anlayamaz, şişlik yaratmaz, dolgunluk yaratmaz. 
Dolgu materyalleri ise, adı üstünde hacimsel bir artış  nedeniyle uygulandıkları yerlerde dolgunluk, şişlik yaratırlar. Hazır dolgu maddeleri, enjektörler içinde fabrikasyon steril bir şekilde hazırlanmıştır ve bu paketler hastanın önünde açılarak sadece tek bir hasta için kullanılır. Amaç planlanan bölgedeki çöküklük, doku azlığını azaltmak o  bölgeye dolgunluk vermektir. Dolgu materyallerinin içinde günümüzde de çok popüler olan hastanın kendi dokusunun kullanıldığı yağ enjeksiyonları ve doku kokteyli uygulamaları da vardır.
 
NE ZAMAN BOTOX, NE ZAMAN DOLGU MATERYALİ TERCİH EDİYORUZ ?  
Botox, aktif olarak kasların çalışmasıyla oluşan, yüzdeki mimik kaslarının çalışmasıyla oluşan çizgiler için kullanılmaktadır. Yani botox’un hedef noktası yüzdeki mimik kaslarıdır. Mimik kasları çalışmadan bile var olan çizgiler için ise veya doku azlığı için dolgu materyali kullanılması gerekir. Bunu şu şekilde izah edebiliriz; bir hasta hiçbir mimik hareketi yapmadan size baktığında alnında yatay çizgiler varsa, kaş çatma çizgisi yine hiç mimik yapmadığı halde belirginse veya göz kenarındaki kazayağı bölgesi çizgileri herhangi bir gülümseme hareketi yapmadan bile belirginse bu çizgiler, statik çizgilerdir yani artık yılların verdiği mimik hareketleri neticesinde deride oluşmuş izler, çöküntülerdir.

Bunların azalabilmesi için, bu bölgelere dolgu materyali enjeksiyonu önerilir. Ancak hastamızda mimik yapmadığı zaman herhangi bir çizgilenme yoksa veya çok az ise fakat bazı mimik hareketlerini yaptırdığımızda; örneğin, alındaki yatay çizgiler için kaşların havaya kaldırılması hareketi, kaş çatma çizgisinin belirginliği için kaş çatma hareketi veya kazayağı bölgesi için derin gülümseme hareketi yaptırıldığında belirgin çizgilenmeler oluyor ise bunların azaltılması için botox önerilir. Kısacası botox, aktif çizgilenmeler yani kasların aktif kasılmasıyla oluşan çizgiler için, Dolgu ise, pasif çizgilenmeler yani hiçbir mimik hareketi yapmadan bile var olan çizgilerin azaltılması için kullanılır.

Bazı bölgelerde botox ve dolgu birbirini destekler. Bunun için en güzel örnek ve çok sık uygulanan bir örnek, kaş çatma çizgisinin çok derin olduğu ve hastanın mimik yapmadan bile derin kaş çatma çizgisi olan hastalarımızdır. Bu hastalarımızda, bölgeye öncelikle botox’la aktif çizgilenmeyi engelleyecek tarzda işlem yapmaktayız. İşlemin sonrasında yani 1 hafta - 2 hafta sonra buradaki kasın kasılmadığını görerek, ama hala, kas kasılmamasına rağmen, çizginin varlığı bizi ve hastayı rahatsız eder derecede ise ek olarak bu çizginin altına dolgu işlemi yapmaktayız. Böylece aktif hareket botox’la kısıtlanmış olacak, pasif olarak var olan çizgi de dolguyla azaltılmış olacaktır. Botox’un bu bölgede kullanımı, dolgu materyalinin ömrünü de uzatmaktadır çünkü kullandığımız dolgu materyalleri için hareket varlığı dezavantaj olmaktadır. Hareketin çok olduğu bölgelerde dolgu materyalleri kolay eriyebilmekte, hareketin az olduğu bölgelerde ömürleri daha uzun yani etkileri daha uzun kalabilmektedir. Bu nedenle alında, yatay çizgilerde eğer dolgu kullanılacaksa, bu işlemden önce yine alın bölgesine botox yapılması, kaş çatma bölgesinde dolgu kullanılacaksa bu işlemden önce botox yapılması ve hatta kazayağı bölgesinde yine dolgu yapılacaksa bu işlemlerden önce botox yapılması önerilmektedir. 

Yüzümüzün alt yarısında ise, botox kullanımı maalesef çok randımanlı olmamaktadır. Çünkü, özellikle burun kenarı, ağız köşesi bölgesinde  vektöryel olarak çekme yönü farklı bir çok kas vardır ve bu bölgelere yapılan botox enjeksiyonları ağız çevresinde asimetrilere yol açabilmektedir. O nedenle bu bölgede botox kullanımı daha küçük dozlarda ve çekinerek uygulanmaktadır. Burun kenarından, ağız köşesine kadar uzanan gülme çizgileri için genellikle dolgu tercih edilmektedir. 


DOLGU MATERYALLERİNİN KALICILIĞI-ÖMRÜ NE KADARDIR ? 
Bir çok hastanın bizlere sorduğu en başta gelen sorulardan biri budur. Ancak bu sorunun cevabı çok net değildir. Birincisi, bir dolgu materyali vücudumuzun her bölgesinde aynı süre etki gösterememektedir. Çünkü hareket dolayısıyla bazı bölgelerdeki ömrü uzun, bazı bölgelerde kısa olabilmektedir. Bunun en güzel örneği, dudağa uyguladığımız bir dolgu materyalinin kısa süre içinde, birkaç ay içinde eriyebiliyor olması, etkisini kaybedebiliyor olması ama aynı dolgu materyalinin kaş çatma bölgesine botox yapıldıktan sonra uygulandığı zaman 7-8 ay rahatlıkla etkisini gösteriyor olmasıdır. Yani bir dolgu materyali için, her bölge için geçerli olacak şekilde bir ömür, süre öngörebilmek pek mümkün değildir. 
 
UZUN SÜRE ETKİLİ OLAN DOLGU MATERYALLERİ NİÇİN CAZİP DEĞİLDİR ? 
Günümüzde uluslararası büyük toplantılara, kongrelere gittiğimizde birçok firmanın temsilcisi ile görüşmekteyiz ve birçok firma temsilcisi de kendi ürününü anlatmaktadır. Ancak güncel tecrübemiz şunu göstermiştir, hasta açısından düşündüğümüzde yapılan işlemin uzun süre etkisini göstermesi çok önemlidir ama bunun yanı sıra ikinci bir faktör, kriter de uygulanan materyalin güvenli olmasıdır. Günümüzde güvenlik ve kalıcılık faktörleri değerlendirildiğinde tavsiye edilen görüş şudur; güvenlik ön planda olmalı, alerjik reaksiyon yapma riski olan materyaller tercih edilmemeli, hastaya bu konu güzel bir şekilde anlatılmalı ve kalıcılığın önemli olduğu ama herhangi bir aksi durum yaşandığında bunun kişi için gerçekten önemli bir sorun olabileceği anlatılmalıdır. O nedenle birincil olarak güvenli olan bir materyal seçilmeli; ikincil olarak da, süresinin yeterince uygun olmasına dikkat edilmelidir.

Günümüzde maalesef tamamen güvenli olup süresi uzun olan materyaller yoktur.  Birkaç yıldan başlayarak kalıcılığı uzun olan materyaller alerjik reaksiyon yapma veya granülom gibi doku sertleşmesi gibi olaylara yol açabilme riskleri nedeniyle tercih edilmemelidir. 

YAĞ ENJEKSİYONU İLE DOLGU MATERYALLERİNİN ARASINDAKİ FARK NEDİR?
 NE ZAMAN, HANGİSİ TERCİH EDİLMELİDİR ? 
 
Yağ enjeksiyonu aslında bir dolgu materyali olarak kullanılan çok iyi bir işlemdir. Hastanın kendi dokusu olduğu için, herhangi bir şekilde yabancı madde içermediği için çok caziptir. Fakat böyle bir materyalin hastanın kendisinden alınması işlemi küçük de olsa bir girişim gerektirir. Bunun için iyi şartlarda, steril ortamda, hastanın yağ bulunan bölgesinden ki genellikle karın bölgesidir, küçük bir kesi ile girip lokal veya genel anestezi altında bu bölgeden yağ almak gerekir. Bu ideal bir şekilde yapılacağı zaman ameliyathane şartlarında yapılması gereken bir işlemdir. Eğer alınacak yağ miktarı fazla değil ise lokal anestezi altında alınabilir ama alınacak ve kullanılacak yağ miktarı fazla ise genel anestezi gerektirir.

Hazır dolgu materyalleri ise, botox gibi muayenehane şartlarında hastanın özel bir hazırlığı olmasına gerek olmadan anında karar verilip, anında uygulanabilen bir işlemdir. Yani hasta gelip size şu bölgelerimin biraz daha dolgun olmasını istiyorum dediğinde, birkaç paket hazır dolgu materyali kullanarak hastanın arzusu anında yerine getirilebilir. Oysa yağ enjeksiyonunda özellikle miktar fazla ise ameliyathane şartlarında genel anestezi gerekebileceğinden, ameliyat öncesi tetkik ve hazırlık ve açlık ve ameliyathane ortamı gibi şartlar gerekir.

Benim hastalarımla görüşmemdeki yönlendirmem şöyle olmaktadır; eğer hastamızın şikayeti, şikayetçi olduğu bölgesi 1-2 paket hazır dolgu materyali ile halledilebilecek konumda ise hastamıza hem yağ enjeksiyonunu, hem hazır dolgu materyalini anlattıktan sonra kendisine hazır dolgu materyalinin pratikliğini tekrar vurgulamaktayım ve kendisini hazır dolgu materyaline yönlendirmekteyim. Ama kendi arzusu buna rağmen yağ enjeksiyonu olabilir ve bu durumda işlemin ön hazırlığına başlamaktayım. Eğer hastamızın dolgu yapılmasını istediği bölgeler geniş ise, yani hazır dolgu materyali olarak 4-5 paket ve üzerinde bir miktar gerekiyor ise bu miktarları hazır dolgu materyali ile sağlamak ekonomik olmayacaktır. Bu durumda hastamı yağ enjeksiyonuna yönlendirmekteyim. Çünkü kendisinden yağ alarak, kullanacağım miktardan fazlasını bile sağlayabileceğimden dolayı yağ enjeksiyonu yapmaktayım. Böylece 5-6 paket hazır dolgu materyali açıp pahalı bir işlem yerine, hastamızın bir bölgesinden yeterince yağ alarak hem hastam için  enjeksiyonluk materyal sağlamaktayım, hem de o bölgedeki yağı azaltarak  hastam adına ikincil bir kazanç sağlamaktayım.

YAĞ ENJEKSİYONU VE HAZIR DOLGU MATERYALLERİ ARASINDAKİ FARKLAR VE BENZERLİKLER 
Yağ, hastanın kendi dokusu olduğu için herhangi bir yabancı madde değildir. Hazır dolgu materyali ise, günümüzde artık çok güvenli dolgu materyalleri olmasına rağmen vücudumuza bir yabancı madde enjeksiyonudur ve o nedenle yağ daha rahat kullanılabilen bir materyaldir.
 
Yağ enjeksiyonu ile vücudumuzda yaşayabilen ve kalıcı olan bir miktar hücre aşılaması yapılmaktadır. Hatta bu hücrelerin bir kısmının kök hücre özelliği taşıdığı yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Yağ dokusunun çok iyi bir kök hücre kaynağı olduğu gerçeği artık kabul edilmiştir, ancak yağ dokusundan kök hücre izolasyonu zahmetli ve pahalı bir işlemdir. Maalesef bazı hekimler ticari kaygılarla hastalarına yanlış bilgiler vermekte ve yaptıkları işlemi ‘kök hücre nakli’ olarak yansıtmaktadırlar.

Yağ enjeksiyonunun bir kez yapılarak ömür boyu kaldığı söylenmektedir. Bu kesinlikle doğru değildir. Yağ enjeksiyonu da, hazır dolgu materyalleri gibi  6 ay – 1 yıl gibi aralıklarla tekrar edilmesi gereken, destek dozların yapılması gerektiği bir işlemdir. Günümüzde yağ enjeksiyonuyla ilgili çok yoğun çalışmalar yapılmasına rağmen henüz enjekte edildiği zaman ne kadarının yaşayıp kalıcı olacağı önceden kestirilemeyen ve ortalama olarak yarısının 6 aylık bir süre içinde eriyebileceği kabul edilmesi gereken bir işlemdir.

Yağ enjeksiyonunda hasta, 6 ay civarında aralıklarla ve birden çok kez ek dozun yapılması gerekeceğini bilmelidir.Her bir seansda bir miktar yaşayan hücre kalacağı için yağın verilme sıklığı giderek azalacaktır, verilen miktar giderek azalacaktır, ama bunun için net bir seans sayısı vermek doğru değildir. Kişisel farklılıklar önümüze çıkmaktadır.

Hazır dolgu materyallerinde ise, herhangi bir canlı hücre olmadığı için dolgunluk sağladıktan sonra değişken sürelerde erimeler olacaktır ve bu erimeler dolayısıyla tekrar ve tekrar bu maddelerin kullanılması gerekecektir.

Hasta hem botox işleminde, hem yağ ile dolgu işleminde, hem de hazır dolgu materyalleriyle ilgili işlemlerde istediği zaman olaydan vazgeçebilir. Vazgeçtiği zaman eski halinden daha kötü hale gelmeyecektir.

Son Güncelleme : 04/04/2024